<$BlogItemBody$>
1918 yılının başında, tüm uluslarda savaşa karşı bıkkınlık ve barış özlemleri açıkça görülüyordu. Milyonlarca insan ölmüş, açlık ve sefalet tüm Avrupa'yı etkilemişti.1. Dünya Savaşı'nda ise hangi tarafın kazandığı kesin belli olmamakla beraber, savaş uzadıkça İtilaf Devletleri'nin kazanacağı görülüyordu. 1917 yılında Almanya ve Avusturya'nın barış girişimleri ile İtilaf Devletleri'nin barış koşullarını ağırlaştırmak istemeleri yüzünden başarılamamıştı. İşte bu ortam içerisinde Başkan Wilson, barışın esaslarını saptayan "14 Nokta" sını açıkladı.
8 Ocak 1918'de Kongre'ye gönderdiği mesajda, barışın ve ondan sonra dünya da demokrasinin ve küçük milletlerin bağımsızlığının esaslarını saptamaya çalışıyordu. Başkan Wilson'un bu çabalarından haberi olan Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı, 27 Aralık 1917'de Fransa'nın savaş amaçlarını açıklarken, Fransa'nın istila amacı gütmedigini, köle hayatı yaşayan Doğu Halklarına kendi kaderlerini kararlaştırmak hakkını verecek "uluslar prensip" için savaştıklarını belirtiyorlardı.
İngiltere Başbakanı Lloyd George ise 5 ocak 1918'de yaptığı konuşmada, Türklerin başkentinde kökleri, Türk Halkı'na dayanan bir Osmanlı İmparatorluğu'nun varlığına karşı olmadıklarını belirtti. Böylece hem Wilson tatmin edildi hem de İttifak Devletleri savaşmaktan kurtulacaklardı.
Daha sonra eklenenlerle birlikte 27'ye ulaşan bu noktalar, 11 Şubat'da Wilson'un bir konuşmasında, devletlerin yeni topraklar kazanamayacakları, savaş tazminatı alınamayacağını açıklanmasıyla özet olarak şu esasları belirliyordu:
Barış antlaşmaları açık olacak.
Karasuları dışında, savaş ve barışta denizlerde mutlak serbesti bulunanak.
Uluslararası bütün ekonomik engeller kaldırılacak ve eşitlik sağlanacak.
Ülkelerin silahlanmayı bırakıp, yalnızca iç güvenlikleri seviyesine indirilmesi için karşılıklı garanti verilecek.
Sömürgeler üzerindeki isteklerin serbestçe ve tam yansızlıkla incelenerek, bu bölgeler halkının çıkarların gözönünde tutularak sonuca bağlanması sağlanacak.
İşgal edilmiş Rus Toprakları boşaltılacak ve Rusya'ya kendi gelişmesini sağlaması için her tür imkan verilecek.
Belçika'nın egemenlik haklarına dokunulmaksızın, boşaltılıp yeniden kurulacak.
İşgal edilen Fransız Topraklarının boşaltılıp, Almanya'nın 1871 yılında Alsas-Loren'i almakla yaptığı hatanın düzeltilmesi, yani bu toprakların tekrar Fransa'ya geri verilmesi ve barışın garanti altına alınması sağlanacak.
İtalyan sınırları ulusal esaslara göre düzeltilecek.
Romanya, Sırbistan, Karadağ Topraklarının boşaltılması- Sırbistan'a denizden serbest bir kapı verilmesi, Balkan Devletleri'nin ilişkilerinin ulusallık bakımından, tarihsel esaslara göre dostça düzenlenmesi, Balkan Devletleri'nin siyasal ve ekonomik bağımsızlıkları ve sınırlarının dokunulmazlığı için uluslararası garantiler verilmesi sağlanacak.
Osmanlı İmparatorhığu'nda, Türkler'in oturdukları bölgelerin bağımsızlığının sağlanması; Türk egemenliği altında bulunan diğer uluslara da özerk bir gelişme için tam ve engelsiz bir fırsatın sağlanması; Boğazlar'ın uluslararası garanti altında bütün devletlerin ticaret gemilerine açılması sağlanacak.
Denizden bir kapısı bulunan bağımsız bir Polonya kurulacak.
Büyük ve küçük ulusların, siyasal bağımsızlıklarının ve toprak bütünlüklerinin karşılıklı güvenliğinin garanti altına alınması amacı ile bir millet teşkilatı kurulacak.
Bu bildirinin yayınlanmasında Wilson'un insanlık ve barış inancının bulunduğunu kabul etmekle beraber, açıklamanın yeterli olamayacağını belirtmek gerekir. Rusya'nın, Almanya ile ayrı bir barış yapma hazırlıkları içinde olduğunu gören Wilson, Rusya'nın bu isteğinden vazgeçeceğini umuyordu. Çünkü Rusya'nın savaştan ayrılması, Almanya'nın Doğu Cephesi'ni boşaltacak ve buradaki kuvvetlerini aktararak ve İtilaf Devletleri'nin işini zorlaştıracaktı.
Lenin'in "ulusların kendi kaderini tayin etmeleri" sloganına karşı Wilson, ulusların demokrasilere özgü olarak kendi kaderlerini ve bağımsızlıklarını sağlamaları garantisi için Milletler Cemiyeti kurulmasını getiriyordu.
Bunlardan da önemlisi bu bildirinin arkasında yatan başka bir gerçek daha vardı. ABD, 20. yüzyılda, emperyalist bir aşamaya erişmiş ve deniz aşırı ticaret yapmak için olanakların kısıtlanmış olduğunu görmüştü. Çünkü dünyanın 2/3'ü İngiliz, Fransız ve diğer devletlerin sömürgesi halinde idi. Sömürgelerde ticaret yapma olanakları kısıtlıydı. Eğer sömürgecilik yıkılırsa, bunun yıkılışını sağlayan ABD, bu sayede dünya ticaretine kolaylıkla ağırlığını koyabilecekti.
Gerçekten de dünyada sömürgeciliğin yıkılışının teorisini Wilson ilan etmiş, uygulamasını da Türkiye göstermiştir. Bildirinin etkisi, özellikle İttifak blokunda görüldü. "Wilson Bildirisi" esaslarına dayanarak barış yapılacağına göre, yenilenler fazla birşey kaybetmiyeceklerdi. Bu sebeple yıpranmış olan Avrupa Kamuoyu'nda barış eğilimleri görülmeye başladı.
Bildiri Orta Doğu'da, Türk Kamuoyu'nda olduğu kadar Ermeni, Rum ve Araplar üzerinde de etki yaptı. İtilaf Devletleri'nin verdikleri söze ve Wilson Prensipleri'ne göre kendilerine bağımsız devlet kurma hakkı tanıyacaklarına inanıyorlardı. Gerçekte İngiltere ve Fransa bu programı benimsememişlerdi. Fakat Başkan Wilson'a karşı sayılacak açıklamalardan da kaçındılar.
Savaşın kendi lehlerine geliştiğini gören bu iki ülke, yenilgiyle çıktıktan sonra savaşın nimetlerinden de yararlanmayı düşünüyorlardı. Almanya ve Avusturya Kamuoylarında ise bu 14 nokta, "adalete uygun sürekli bir barışın" sembolü olarak karşılandı.
Etiketler: 20. Yüzyıl Tarihi