<$BlogItemBody$>
Washington Deniz Silahsızlanması Konferansı, doğrudan doğruya Uzakdoğu meselelerinden doğmuş olup, Uzakdoğu'da Japonya ile Birleşik Amerika arasındaki rekabetle yakından ilgilidir. 1. Dünya Savaşı çıkar çıkmaz Japonya, Uzakdoğu ile ilgili Avrupa devletlerinin savaşla meşgul olmalarından faydalanarak Çin üzerindeki faaliyetlerini arttırmış, bu konudaki emellerini açığa vurmuş ve 1915 Mayısı'nda Çin'le yaptığı bir anlaşma ile bu memlekette birçok hak ve imtiyazlar kazanmıştı.Bu gelişmeden Birleşik Amerika hoşnut kalmadı. Bunun için, 1920 de Cumhuriyetçi Parti iktidara geçtikten sonra, Japonya'ya karşı Birleşik Amerika'nın gücünü göstermek için büyük bir deniz silahları yapımı programını uygulamaya başladı. Japonya buna aynı şekilde bir programla cevap verdi. Bu suretle her iki taraf da silahlanmaya başladı. Lakin bu silahlanma yarışının doğurduğu mali yük her iki memlekette de tenkitlere hedef oldu.
Öte yandan, Japonya 20. yüzyılın başından beri Uzakdoğu'da gösterdiği bütün faaliyetlerde, 1902 tarihli İngiliz-Japon ittifakından destek almaktaydı. Şimdi Amerika ile Japonya arasında da rekabet başlayınca, adeta İngiltere Amerika'ya karşı cephe alıyormuş gibi bir durum ortaya çıktı. Amerika, bundan hoşlanmadığı gibi, bu durum, bir İngiliz-Amerikan çatışması halinde Amerika'ya karşı cephe almak istemeyen Kanada ile Avusturya'nın da hoşuna gitmedi.
1902 İngiliz-Japon ittifakı 1921 Temmuzu'nda sona eriyordu. Amerika bunun yenilenmesini istemedi ve bu isteğinde Kanada ve Avusturalya da kendisini destekledi, Bu durum karşısında İngiltere, Japonya ile Amerika'dan birini seçmek zorunda kaldı ve seçimini Amerika için kullanarak Japonya ile ittifakını yenilemedi.
Bu başarıdan sonra Amerika Cumhurbaşkanı Harding, Uzakdoğu meselesini bir bütün olarak ele almak üzere, bu bölge ile ilgili devletleri 1921 Kasımında Washington'da bir konferansa davet etti. Konferans, birçok anlaşmalar imzalayarak 6 Şubat 1922'de sona erdi. Bu anlaşmaların birincisi, Birleşik Amerika, İngiltere, Japonya ve Fransa arasında imzalanmış olup, Dörtlü Anlaşma adını alır. Bu anlaşma ile taraflar, birbirlerinin Pasifik'teki ülkelerine karşılıklı saygıyı taahhüt ediyorlardı. Bu; Amerika için, Japonya'nın emperyalist emellerine karşı Filipinler'in korunmasıydı.
İkinci anlaşma, 6 Şubat 1922'de, Birleşik Amerika, İngiltere, Japonya, Fransa, Belçika, Çin, İtalya, Hollanda ve Portekiz arasında imzalanan Dokuz Devlet Anlaşması (Nine-Power Treaty) dır. Bu antlaşmada devletler, Çin konusunda uygulayacakları politika ve prensipleri tesbit etmekteydiler. Buna göre taraflar, Çin'in egemenliğine, bağımsızlığına, toprak ve idare bütünlüğüne saygı gösterecekler ve bütün Çin topraklarında ticaret ve endüstriyel fırsat eşitliği (equal opportunity) prensibini uygulayacaklardı. Böylece bu antlaşma, yine Birleşik Amerika için, mümkün olan en geniş ölçüde Açık Kapı politikasının bir zaferi oluyordu.
Üçüncü anlaşma da, yine 6 Şubat 1922'de Birleşik Amerika, İngiltere, Japonya, Fransa ve İtalya arasında imzalanan Deniz Silahlarının Sınırlanması'na ait anlaşmadır. Bu anlaşma ile, 35.000 tonu geçemiyecek olan ve capital ships denen büyük gemiler bakımından her devletin sahip olabileceği deniz gücü sınırlanmıştı. Bu sınırlama ile Birleşik Amerika 525.000, İngiltere 525.000, Japonya 315.000, Fransa 175.000 ve İtalya da 175.000 tonajında büyük gemilere sahip olabileceklerdi ki, bunun oran olarak ifadesi, sırasiyle, 5,5,3, 1.67 ve 1.67'dir.
Uzakdoğu'daki Japon emperyalizmi bu antlaşma ile, bu emperyalizmin vasıtaları bakımından, sınırlanmış ve frenlenmiş olmaktaydı. Lakin antlaşmanın en az bunun kadar önemli tarafı da, İngiltere'nin Trafalgar'danberi elinde tuttuğu rakipsiz deniz üstünlüğü şimdi ilk defa Amerika ile paylaşmasıydı. Şüphesiz bu da Amerika için başka bir zaferdi.
Bu antlaşmalarla İngiltere de, Japonya ittifakından ayrıldıktan sonra, Uzakdoğu'da Birleşik Amerika'ya dayanmaya başlayacaktır. Uzakdoğu'daki Rus tehlikesi nasıl İngiltereyi Japonya'ya eğiltmiş ise, şimdi Japon tehlikesi de kendisini Amerika'ya dayanmaya götürüyordu.
Etiketler: 20. Yüzyıl Tarihi